Ad Blocker Kullanıyorsunuz Galiba:)
Shoepera.com'a hoş geldiniz.Ad Blockerınızı shoepera.com için devre dışı bırakarak sitemde gezintinize hemen başlayabilirsiniz.Anlayışınız ve desteğiniz için şimdiden çok teşekkürler.
Bugün yine asırlardır anlatılagelen büyülü ve dönüştürücü bir ayakkabıdan yola çıkarak yaşama başka bir pencereden bakmayı deneyeceğiz beraber:
Sindirella ayakkabısı ve bu ikonik masalın sembolizması.
Bir ayakkabı blogu kurup da Sindirella’yı konuşmadan olur mu?☺😎👠
Sindirella ayakkabısı ve o sihirli ayakkabının hikayesini dinlemeden büyümüş pek fazla kız çocuğu yoktur sanırım.
Yakın tarihte kitaplara, sinemaya, çizgi filmlere, tiyatroya konu edilmiş Sindirella masalı gerçekte ta M.Ö. 1.yüzyıldan bu yana nesilden nesile aktarılmaya devam ediyor.
İnanılmaz değil mi?
Modernist dönemde pek çok farklı versiyonu yazılıp anlatılsa da Sindirella masalı orijinal versiyonu kız çocuklarına öyle kolay kolay anlatılabilecek cinsten değil.
Kız çocuklarının dinlerken gözünde canlandırmaya çalıştığı o sihirli, özel mi özel, merdivenlerde düşürülüveren camdan Sindirella ayakkabısı neleri simgeliyor?
Sindirella ayakkabısı ve masalda yer alan tüm diğer müthiş zengin simgesellik nelere nelere işaret ediyor ?
Beraber düşünmeye var mısınız?
Evetse yazıyı okumaya devam edin.
Sindirella Ayakkabısı Hikayesi Klasik Versiyonu
Sindirella hikayesi ile eminim onlarca versiyonda karşılaştınız.
Annenizden, kreş öğretmenlerinizden, büyükannelerinizden defalarca dinlediniz külkedisi hikayesi özeti ni.
Yakın tarihte benimsenip anlatılagelen Sindirella masalı ana hatlarına ve özetine kısaca bir göz atalım.
Ardından masalın orijinalinde neler oluyor; o çok özel ayakkabının, balkabağının, faytonların ve bilumum ayrıntının nelere işaret ettiğini beraber irdeleyelim.
20.yüzıl ortalarından itibaren kabul edilen modernize versiyonda Sindirella varlıklı ama eşini kaybetmiş bir adamın güzeller güzeli kızıdır.
Babasının ikinci bir evlilik yapmasıyla hayatı kabusa dönen Sindirella, üvey annesi ve iki üvey kız kardeşin eziyetleri karşısında savunmasızdır.
Babası zayıf karakterli pasif bir adamdır ve dominant yeni eşinin güdümü altında Sindirella’yı koruyamayan bir adam olarak tasvir edilir.
Üvey anne ve kız kardeşler Sindirella’yı günden güne evde bir hizmetli konumuna getirirler.
Odasından atılır, ucuz ve hırpani şekilde giydirilir; türlü aşağılama ve hakaretlere katlanır ama asla tepki vermez.
Ülkenin kralı oğlunun artık evlenmesini istemektedir ve tüm genç kızların prense takdim edilecekleri bir balo düzenler.
Prensin eşini seçeceği balo olduğu için ülkedeki tüm genç kızlarla beraber Sindirella’nın çirkin ve kıskanç kız kardeşleri de saatlerce hazırlanırlar.
Balo kıyafetleri, saç tuvaletleri, eldivenler, parfümler…neler neler.
Üvey anne ise iki kızından birinin prense eş olacağından neredeyse emindir.
Sindirella da bu baloya gitmeyi çok ister.
Üvey annesine dakikalarca yalvarır.
Sinsi üvey anne Sindirella’ya tüm evi 1 saat içinde tek başına temizlerse baloya gelebileceğini söyler.
Sindirella baloya gitmeyi o kadar çok istiyordur ki, ışık hızıyla her yeri tertemiz yapsa da üvey anne her şeye kusurlar bularak baloya gelemeyeceğini söyler.
İki kızıyla birlikte baloya doğru yola koyulurlarken Sindirella eski püskü giysileri, toz toprak içindeki saçlarıyla ağlamaya başlar.
Tam o anda Sindirella’nın karşısına bir peri çıkar ve “Baloya gitmek istiyor musun?” diye sorar.
Sindirella baloya gitmeyi her şeyden çok istediğini ama balo kıyafeti ve ayakkabıları olmadığını, bu halde baloya gidemeyeceğini söyler.
Peri Sindirella’ya baloya gitmek için derhal 1 balkabağı, 6 fare, 1 sıçan, 6 da kertenkele bulup getirmesini söyler.
Sindirella hepsini bulup getirdiğinde peri sihirli değneğiyle balkabağını altın bir faytona, 6 fareyi atlara, sıçanı arabacıya ve kertenkeleleri de uşaklara çeviriverir.
Değneğin ikinci dokunuşuyla Sindirella kendini muhteşem bir balo kıyafeti içinde buluverir.
Son dokunuşa geldik 👠
Peri değneğinin son dokunuşuyla Sindirella’nın minicik ayaklarına tastamam uyan camdan balo pabuçları giydiriverir.
Ama perinin Sindirella’ya en sıkı tembihlediği şey saat tam gece yarısı olmadan mutlaka eve dönmüş olmasıdır.
Çünkü sihrin etkisi saat gece yarısını vurduğunda geçecek ve faytondan elbiseye her şey eski haline dönecektir.
Sindirella balo salonuna girer girmez büyük sükse yapar.
Herkes onun gizemli ve adını bir türlü öğrenemedikleri uzak diyarlardan gelmiş bir prenses olduğunu düşünür.
Tüm kavalyeler onunla dans etmek için birbiriyle yarışmaktadır.
Prens daha ilk dansta Sindirella’ya aşık olur ve aradığı kadının o olduğundan emindir.
Gece boyu prensle dans ve sohbet eden Sindirella saatin 23:45 olduğunu görünce panikle balo salonunu terk eder.
Fayton balkabağına dönüşmeden eve varabilmek için koşarken sarayın merdivenlerinde camdan ayakkabılarının tekini düşürür.
Prens peşinden koşsa da Sindirella’yı yakalayamaz.
Eve dönen Sindirella sihrin etkisi geçip her şey eskiye dönse de balonun etkisinden çıkamaz.
Prens ise derhal ayakkabının sahibi genç kızın buldurulması talimatını verir.
Tüm ülkedeki genç kızlar saray görevlilerince ziyaret edilir ve teker teker bu minicik camdan ayakkabıları denerler.
Fakat ayakkabı hiç kimsenin ayağına uymaz.
Sindirella’nın üvey kız kardeşleri ayakkabıya ayaklarını sığdırabilmek için ne kadar uğraşsalar da ayakları ayakkabıya bir türlü sığmaz.
Evde bir genç kız daha olduğunu öğrenen prens kızın derhal getirtilmesini ister.
Sindirella’yı mutfaktan bulup getirirler.
Camdan ayakkabıyı deneyen Sindirella’nın ayağına ayakkabı tastamam uyar ve prens o gece aşık olduğu kızın Sindirella olduğunu anlayarak onunla evlenir.
Masum ve naif Sindirella üvey annesi, babası ve üvey kız kardeşlerini de sarayına alır.
Kız kardeşlerinin de üst düzey evlilikler yapmasına destek olur ve hep birlikte sonsuza dek mutlu yaşarlar.
Evet, kız çocuklarına anlatılagelen Sindirella versiyonu ana hatlarıyla budur hepinizin anımsayacağı üzere.
Ama acaba masalın orijinalinde neler olmuştur??
Belki de Sindirella hiç de bize tanıtıldığı gibi değildir?
Sindirella Masalı Orijinal Versiyon Ürkütücü Detaylar
Sindirella Ortadoğu, Batı Avrupa, Mısır ve Uzak Doğu’da bambaşka versiyonlarla anlatılagelir ve dünyanın en bilinen masalıdır.
Ancak Sindirella’nın bilinen en eski versiyonu Mısır versiyonudur.
0-6 yaş grubu kız çocuklarının psikolojilerini olumsuz etkileyen mesajları sebebiyle sonraki versiyonlarda yumuşatılmıştır.
1628 doğumlu Fransız Charles Perrault, Sindirella, Kırmızı Şapkalı Kız, Parmak Çocuk, Çizmeli Kedi ve Uyuyan Güzel gibi dünyaca ünlü kadim masalları yeniden derleyerek revize eden, günün anlayışına göre tekrar kaleme alarak sözlü gelenekten yazıya geçiren yazardır.
Sindirella’yı Sindirella yapan en önemli unsur perinin dokunuşuyla giyiverdiği o sihirli camdan ayakkabılardır.
Orijinal masalda sürekli Sindirella’nın ayaklarının bembeyaz tenli ve çok küçük ayaklar olduğuna vurgu yapılır.
Dönemin güzellik anlayışında güzel ve masum kızların en önemli özelliği olarak ayakların bembeyaz ve küçük oluşu bekaret olgusuna bir göndermedir.
Sindirella, masum bir aşk masalı değildir.
Varlıklı bir ailenin sevgili kızıyken, üvey anne ve kardeşlerce alt sınıfa itilen, ezilen işçi sınıfının aydınlanma ve kendini gerçekleştirme öyküsü olarak da yorumlanabilir.
Masalda sınıfsallığa ve toplumsal tabakalara ait çok sert mesajlar hissedilmektedir.
Bunlara bir göz atalım beraberce:
“Peri” Dokunuşu: Peri kavramı, tanrısal dünyaya ait gerçek olmayan bir öğedir.
Sindirella aynı zekada, aynı görgüde ve aynı güzellikte olmasına rağmen, o prens Sindirella’ya ANCAK VE ANCAK tanrısal bir mucize olursa aşık olabilir mesajı çok net.
Sindirella’nın prens tarafından seçilmesi için giysileri, ayakkabıları, arabası, uşakları “Soylular Sınıfı”na göre olmak zorundadır!
Yoksa kendisine aşık olunmaz.(?!)
Prens soylular sınıfını, üvey anne ve kız kardeşler vasıfsızlıklarına rağmen sınıf atlama hayalleriyle her şeyi yapabilecek ihtiraslı orta sınıfı, Sindirella, balkabağı (toprak, bahçecilik, tarım gibi kırsal yaşama, köylülüğe atıf yapan imgeler) fareler, sıçanlar ve kertenkeleler ise “çalışan üreten işçi sınıfı” nı sembolize ederler.
Orijinal versiyonda üvey kız kardeşlerin ayakları o minik camdan ayakkabıya bir türlü sığmaz.
Anneleri kızlarına ayaklarının Sindirellanınkiler kadar küçülüp ayakkabıya sığmaları için ayak parmaklarını kestirtir!
“Kan içinde de kalsanız saraya yerleşene kadar sesinizi çıkartmayacaksınız.” der.
Minik ve cam pabuçlara sığan ayakkabılar bakire ve kadınlığa geçmek isteyen Sindirella’ya,
ayak parmaklarını kesen üvey kız kardeşler ise kaybettikleri bekaretlerini saklayarak soylular sınıfına yükselmek isteyenlere işaret eder.
Sindirella’nın gerçekte prense aşık olduğuyla ilgili orijinal masalda hiçbir bilgi yoktur.
Çünkü Sindirella “balo” sembolüyle tarif edildiği şekilde sadece artık ne pahasına olursa olsun kadınlığa geçerek ait olduğu eski soylu sınıfa dönmeyi planlamaktadır.
Bunu sağlamak için ise en önemli silahı küçük beyaz ayaklarıyla tarif edilen bekaretidir.
Pek de bize anlatıldığı gibi masum ve naif değil Sindirella!
Saat 23:45 olunca panikle balodan kaçan Sindirella hem kadınlığa geçmeye henüz hazır değildir.
Hem de aynı kız olmasına rağmen prensin sihir bozulup da onu “gerçek haliyle” gördüğünde ona aşık olmayacağını bilmektedir.
Tüm telaşı gerçekte “nasıl biri olduğunu” prensten saklamak içindir.
Sindirella orijinal masalda prensle evlendikten sonra ona eziyetler eden kız kardeşlerini sarayına aldırtıp soylularla evlendirmez efendim.
Evlenerek amacına ulaşan, masumiyetini ve “küçük ayaklarını” kaybeden Sindirella üvey annesini öldürtür.
Kız kardeşlerinin gözlerini ise güvercinlerine oydurtup ikisini de kör dilencilere dönüştürür!😲😳😨
Sindirella prensle evlendikten sonra kadınsal aydınlanmasını yaşamış, naifliğinden uzaklaşmıştır.
Kendisine yapılanları ödetmek ister.
Yaa, Sindirella hepimize anlatıldığı gibi çok da minnoş bir Sindirella değil gerçekte sevgili Shoeperalılar 🤔👎😲
Perinin Sihirli Dokunuşunun Gece Yarısına Kadar Etkili Olması:
Sindirella zorla itildiği alt sınıftan kurtulmak, prens sayesinde soylular sınıfına dönmek istemektedir.
Peri onu sıkı sıkı tembihler; o muhteşem balo kıyafeti, altın fayton, uşaklar, sihirli ayakkabılar sadece gece yarısına dek etkilidir.
Çünkü “normalde hakkı olmayan güzellikler” “alt sınıfa” ancak kısa süreli ve belli koşullara bağlı olarak tattırılır!
Louboutin Giyen PostModern Sindirellalar
Eminim bu detaylarla ilk kez karşılaşanlarınız hayli şaşırdınız; hatta ağzınız açık kaldı değil mi?
Asırlar boyunca defalarca revize edilen Sindirella masalı, kız çocuklarının psiko-seksüel gelişimleri dikkate alınarak masum, naif, uykudan önce keyifle dinlenebilecek “yumuşak” versiyonuyla anlatılıyor uzun yıllardır.
Görünen o ki, daha uzun yıllar da kız çocuklarına prense aşık olan masum naif Sindrella’nın aşk öyküsü olarak sunulmaya devam edecek.
Bu masalın etkileyiciliği öyle yüksek ki, stilettoların efendisi, topukların kralı Christian Louboutin kendi ayakkabı yorumunu katarak yepyeni Sindirella ayakkabısı konseptlerine imza attı.
Piyasa kaç yaşında olursa olsun Sindirella gelin ayakkabısı, Sindirella ayakkabı modelleri giymek için sıraya giren kadınlarla ve ikonik tasarımlı Sindirella ayakkabılarıyla doldu.
Christian Louboutin ile beraber Jimmy Choo da Sindirella temalı özel stiletto modelleri geliştirdi ve “Sindirella olma beklentisi” çılgınca da satmaya devam ediyor.
Ayakkabılarıyla aşkı bulan masum naif Sindirella masalı kız çocuklarını öylesine etkisi altına alıyor ki, kadın bilinçaltına gerçekçi olmayan beklentiler yüklenmiş oluyor.
Yetişkin kadınlar Louboutin stiletto modellerini postmodern Sindirella olma beklentileriyle giyip topuk sesleri koridorları doldururken bir de bakıyorlar ortada ne peri yardımları var, ne saray, ne uşaklar ne de prens!
Sindirella Sendromu Nedir?
Kaç asırlık Sindirella’yı hiç böyle bilmezdik dediğinizi duyar gibiyim.
Sindirella rahat durmamış ve bir de son yıllarda çok yaygınlaşan Sindirella sendromu na adını vermiş.
Sindrella Sendromu, birey olarak davranış göstermeyi gizlice reddeden, sorumluluk üstlenerek hayatta aktif bir rol oynamaya itiraz eden, hep gelecekteki kusursuz bir anda karşısına çıkarak tüm hayatını değiştirecek bir prens beklentisi içinde yaşayan kadınların duygusal ve psikolojik durumuna işaret eden bir sendrom.
Sindirella Sendromu’na sahip kadınlarda bağımsız davranma korkusu, yetişkin yaşlarda bile masum naif bir kız çocuğu gibi sürekli korunma, kollanma beklentisi kendi başına kolayca yapabileceği şeyler için bile mutlaka erkek yardımı isteme gibi davranışlar görülebiliyormuş.
Evet en bilinen ve en sevilen Külkedisi masalı bizi aldı, nerelere götürdü değil mi?
E beni biliyorsunuz; mevzubahis pabuçsa sazı bir alıyorum elime, tutabilene aşk olsun!😎😃
Bu milyonlarca kez anlatılmış masaldan yola çıkarak Sindirella ayakkabısı, Sindirella Sendromu gibi kavramlara beraber göz atalım ve üstünde birlikte düşünelim istedim bugün.
Her kadının içinde bir Sindirella yatar derler ama hangi Sindirellayız acaba?
Küçük kız çocuklarına hangi Sindirella’yı anlatmalıyız?
Gerçeği anlatsak çocuk bunalıma girecek, sihirli bir aşk masalı olarak anlatsak hayat boyu prens bekleyip kendi sorumluluğunu alamayan sendromlu bir kadına dönüşebilecek.
Zorlu bir denklemle karşı karşıyayız!
Bu yazıyı sevdiyseniz sosyal medyada paylaşarak Shoepera’nın farklı ayakkabı severlere ulaşmasına destek olabilirsiniz.
Yorumlarınızı ise merakla bekleyeceğim; bakalım nasıl görüşler gelecek sizlerden?
Gelecek yazıda buluşana dek gece yarısı şekli şemali bozuluvermeyen tatlış ayakkabılar ayaklarınızı süslesin.😃👠😎
“Ayakkabı Ruhun Arabasıdır”
Duo Diyet
Çok beğendim yazıyı, sindirellayı her yönüyle tanımamıza sebep oldu. Ben şahsen klasik versiyonunu daha etkili ve güzel buluyorum. Marjinal anlatımlar biraz zorlama olmuş, hani böyle her cümleden farklı anlamlar çıkaran insanlar vardır ya, onun gibi. Yani bir nevi sindirellaya sinsirella:) demeye çalışmışlar… Camdan sindirella ayakkabısı ise büyüleyici görünüyor. Harika anlatımınız için teşekkürler.
Aslı TUNCA
Bu biraz sosyal politikalarla da ilgili sanırım.
Orijinal versiyon insan duyguları ve tepkileri yönünden biraz daha gerçekçi geldi sanki bana.
Ama sanırım uslu, sakin, her şeyi affeden, daha naif bir Sindirella imgesi hep daha çok seviliyor.
Her kız çocuğu Sindirella’yı tekrar tekrar dinlemeye bayılıyor; sihirli bir masal bu.)
Camdan ayakkabıya ben de bayıldım; bence her kadının dolabında bir çift olsa hoş olur:)
Zaman ayırıp yazımı okuduğunuz ve detaylı yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
Görüşlerinizi her daim beklerim.
Sevgilerimle
Ahu
Sindrella ve diğer masallarda kesinlikle verilen mesajlar cok acımasız olabiliyor. Bu konuda araştırma yapan bir kişi ( şu an hatırlamıyorum kim olduğunu) masalların altında verilen mesajlar diyerek bir yazi yayınlamıştı. Gercekten saptamaların cok doğru. Daha küçükten beyin yıkanıyor ve en cokta sınıf ayrımcılığı dikkat çekiyor. Cocuklarda ozguven kazandirmak yerine ozguvenin diplere cekilmesi cok acı. Benim de bu hafta disney filmlerini ele almam cok guzel bir tesaduf olmuş bu cok hoşuma gitti 🙂 kucukken hatirliyorum o cam ayakkabıları cok istemiştim 🙂
Aslı TUNCA
Hepimiz de bu masalların imgelerine, büyüsüne kapılmışızdır.
İşte bazı fikirler küçücükkenden zihnimizde yer ediyor ve hayatımızı, kararlarımızı etkiliyor.
Disney filmleri yazını kaçırmışım ben, bir koca kupa kahvemi alayım geleyim okumaya:)
Ah o cam ayakkabılar kaç anneyi alışverişlerde perişan etti, benim annem de dahil:)
Yeni içeriklerde buluşmak üzere,
Kalp dolusu sevgilerimle
Erhan Çakırlar
Sindirella, Sinsirella imiş meğer 🙂 Toplum acımasız dönemlerden geçmiş. Tabi Sindirella isminden bunları beklemiyor olsak da dönemin ruhu onu gerektiriyor olmalı. Hikayenin cam ayakkabıları gerçekten güzel akılda kalıcı bir ayrıntı olmuştu. Teşekkürler.
Aslı TUNCA
Gerçekten öyle. Bizim masum vicdanlı melek gibi Sindirella meğer nasılmış:)
O cam ayakkabılar hala tüm kadınlara ilham oluyor ve görünüşe göre daha yüzyıllarca anlatılacak Sindirella.
Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum Erhan Bey.
Selamlar, sevgiler
sessiz haykırış
sübliminal mesajı demek ta o zamanlar da keşif etmişler masal bile dinlerken çok detaycı olmak lazım Gerçi günümüzde artık neredeyse aleni yapılan şeyler hiç bu şekilde bakmamıştım masala gerçi ben çok dinlemedim sadece 1 2 kere çizgi filmine denk gelmiştim.Güzel ve düşünülmesi gereken bir bakış açılı yazı olmuş teşekkürler.
Aslı TUNCA
Yazımı beğenmenize çok sevindim.
Hepimizin küçükkenden zihnimize sokulmuş bu subliminaller gerçekten ve hayatımız üzerinde büyük etkileri var.
Günümüzde aleni yapılmasına da aynen katılıyorum.
Miniklere gösterdiğimiz, anlattığımız, övdüğümüz, özendirdiğimiz şeylere çok dikkat etmeliyiz.
Yorumunuz için çok teşekkürler.
Selamlar, sevgiler
Deniz
Can Dündar’ın “Hayata ve Siyasete Dair” adlı kitabını seneler önce okumuştum (sanırım 15 yıl oldu). Bu tür hikayelerin gerçek yüzünü mükemmel bir şekilde kaleme almış, uzun yıllar etkisinde kalmama neden olmuştu. Kitapta Sindirella var mıydı hatırlamıyorum ama kırmızı başlıklı kızı çok net hatırlıyorum. Bu yüzden çocuk masallarına hep temkinli yaklaştım. Masum gibi görünen ama arkasında dehşet verici mesajlar (hatta subliminal mesajlar) barındıran bu hikayelerin, henüz çocukken zihnimizi diledikleri gibi şekillendirme aracı olarak kullanıldığını düşünüyorum. Kapitalizmin en büyük silahı değil mi subliminal mesajlar?
Sindirella’nın herkes tarafından bilinen hikayesi de ayrı bir mide bulandırıcı bana göre.. Kadın olmayı hep boyun eğen, kaderine razı gelen, pasif ve içinde bulunduğu zorluklardan kurtulabilmesi için bir kurtarıcıya (erkeğe) ihtiyacı olan aciz bir yaratık gibi gösteren bu tür hikayeler çok sinir bozucu. Siz yukarıda zaten bunu gayet detaylı ve en anlaşılır şekilde anlatmışsınız, ben uzatmayayım 🙂 Biz çocuklarımıza bu tür hikayeler anlatmak yerine, daha yaratıcı, özgün ve çocuklarımıza güçlü bir karakter kazandıracak hikayeler anlatalım.
Bu harika yazı için çok teşekkür ederim. Yüreğinize sağlık. Sevgiler 🙂
Aslı TUNCA
Çok teşekkür ederim yorumunuza.
Gerçekten de masalları huşu içinde dinlemek yerine altta yatan mesaj nedir,
zihne neler sokuluyor’a biraz dikkatle baksak miniklere böyle masallar anlatmazdık eminim.
O subliminaller ah ah, beyne, bilinçaltmıza yer edip hareketlerimizi, kararlarımızı,
algımızı manipüle ediyor. Galiba Hollanda’daydı, kız çocukları üzerinde “bilim kadını
olmak istiyorum, senin Sindrellan olmamı bekleme” yazan tişörtler giyiyorlar.
Bu konularda bilinç arttıkça daha güçlü ve kendi yaşamına kendisi kumanda eden
kadınlar yetiştireceğimize inanmak istiyorum.
Gelecek içerikte buluşmak üzere,
Sevgilerimle
Dert Anası
Sindirella ayakkabısı hangimizi çocukken etkisi altına almadı ki Aslı Hanım. Benim rüyalarıma bile o camdan ayakkabılar girerdi desem yeridir. Ne kadar güzel anlatmışsınız. Sindirella’yı sayenizde daha yakından tanımış olduk. Sindirella Sendromu diye bir sendrom olduğunu da bilmiyordum. İlk kez duymuş oldum. Teşekkürler.
Aslı TUNCA
Ah ah o Sindirella masalı hemen hepimizin çocukluğunu süsledi.
Belki benim ayakkabı merakımda da bilinçaltı bu masalın bir etkisi bile vardır:)
Masalın gerçek versiyonunu öğrenince ben bile şoke olmuştum. İyi ki yumuşatmışlar da bu hale gelmiş.
Büyük tasarımcılar hala Sindirella pabucu koleksiyonları tasarladıklarına göre daha asırlarca bu masalın
etkisinde olacağız hepimiz.
Ziyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ediyorum Gülhan Hanımcım.
Sevgilerimle
bipudra
Sindirellayı bilmeyen okumayan yada annesinden masalını dinlemeyen var mıdıracaba? ah ne güzel bir masaldır o amma ve lakin şimdi ayrıntılatı sizden alınca stop dedim. Ne kadar yanlış değerlendiriyoruz aslında sadece masal deyip geçtiğimiz şeylerin altında ne çok öğüt ders bizi bekliyormuş. Kıssdan hisse …Sindirella ayakkabım olsun diye her gece yatarken dua ederdim. Rüyalarımda prensin bna ayakkabı gidirmessine kadar yaşardım o çocuk ruhumla masalı. Sayende geçmişe bir yolculuk oldu . Teşekkürler Aslı hanımcım.
Aslı TUNCA
Sindirella her kızn çocuğu gibi hepimizin aklında, geçmişinde hep özel bir yerde duruyor gerçekten. İçindeki hayat dersleri her yaşta bize yol gösterecek cinsten. Gerçek Sindirella’nın karakterini öğrenmek biraz travma yaratmıştı bende ama olsun, severiz biz Sindirella’yı:)
Yorumunuz için çok teşekkürler Seyhan Hanım; her daim beklerim.
Sevgilerimle